Ticker

6/recent/ticker-posts

Aile İçi İletişim

AİLE İÇİ İLETİŞİM 

ÖZET
Aile tüm medeniyetlerde var olmuş fakat evrensel tanımının yapılması çok zor olan bir sistemi ifade etmektedir. Ailenin birden çok tanımı ve işlevi yapılsa da ailenin en önemli özelliklerinden bir tanesi kültür aktarıcısı olmasıdır.  Aile içerisinde çocuğa aktarılan kültürel değerlerle beraber çocuk sosyalleşmeye başlar ve toplumun içerisine çıkarak kültürün taşıyıcısı olur. Medeniyet boyunca bütün toplumlarda aile yapısı var olmakla birlikte toplumsal koşulların değişmesiyle beraber farklı boyutlar kazanmıştır. Modern zamandaki farklı aile yapıları sorunlarında çeşitlenmesine zemin hazırlamıştır. Özellikle toplumsal sorunlar aileleri ve aile içerisindeki bireyleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemiştir. 
Küreselleşme, endüstriyel değişimler, kapitalizm, yaşam biçimindeki ve değer algısındaki farklılıklar popüler kültür kavramını ortaya çıkarmıştır. Popüler kültür bireyselliği destekleyerek aile sistemine bambaşka bir boyut kazandırmış ve iletişim biçimlerini dönüştürmüştür. Aile, toplumun en küçük yapısı olduğu için aile içindeki iletişimimiz ve kendimizi ifade ediş biçimimiz toplumsal iletişimimizi de etkilemektedir. Aile içi İletişim denilence aklımıza ilk eşler arasındaki iletişim gelir sonra ise eşler ve çocuklar arası iletişim gelmektedir.  Eşler ortak paydalarda buluşmaya önem arz etmeli fakat zıt görüşleri paylaşsalar bile uyum yakalanarak sağlıklı iletişim kurulabilir ve iletişim kazalarının önüne geçilebilir.  

GİRİŞ
Aile yaşamının sağlıklı ve işlevli olmasını sağlayan ön koşul doğru bir eş seçimidir. Aile içi iletişim konusunun anlaşılırlığını arttırmak amacıyla tanımlama ve genel bilgilendirme yapılarak ana konuya giriş yapılacaktır.   
Aile: Akrabalık ve kan yoluyla birbirine bağlanmış olan, aynı geliri paylaşan, aynı çatı altında yaşamlarını idame ettiren ve üstlendikleri roller ile birbirini etkileyen kişilerin oluşturduğu sosyal kurum olarak tanımlanmaktadır. Ailenin çeşitli işlevleri olmakla birlikte genel olarak işlevler dört başlık altında değerlendirilmektedir. 
Cinsel İşlev 
Ekonomik İşbirliği
İnsan Soyunun Devamı 
Çocukların Sosyalleşmesi
 Aile sosyal yapıların en küçüğüdür ve her ailenin kendine özel bir yapılanma biçimi, ortak hedefleri vardır. Aile dediğimiz yapı dinamik bir kurum olup, ölümler, doğumlarla birlikte dönüşüp yeniden şekillenir bu duruma Aile Yaşam döngüsü denilmektedir. Aile yaşam döngüsünde sekiz aşamadan bahsedilir. 
Evli eşler (çocuksuz) 
Çocuk büyüten aile 
Okul öncesi çocuklu aile
Okul dönemi çocuklu aile
Ergenlik dönemi ailesi
Ebeveynden ayrılan çocuklar
Orta yaş ebeveynler
Yaşlı Aile
Aile yaşam döngüsündeki değişimler ve dönüşümler toplumsal rollerimizi de etkilemekte ve farklılaştırmaktadır. Evlenen kişinin önce eş sonrasında anne-baba olması bu toplumsal rollerimizin değişimine örnek olarak verilebilir. Fakat gerçek hayatta bu roller her zaman belli şekilleri ile karşımıza çıkmıyor ve bu süreçte sorunlar yaşayabiliyoruz. Örneğin ebeveynler kendi rollerinden çıkarlarsa ve çocuklarıyla olan sınırlarını kaybederlerse, bu durum diğer bir basamağı da sağlıksız olarak etkiler ve sonuçları ciddi olabilir. Bu tarz olumsuzlukların önüne geçmenin ön koşulu ise aile içinde her bireyin gücü ve yapabilitesi kapsamında sorumluluk almasıdır.  
İletişim konusu özellikle son yıllarda büyük önem verilen ve bireyin kendisini toplumda kabul ettirme ve var edebilme yollarından birisidir. İletişim aracılığıyla bireyler duygu, düşünce, durum paylaşımı yaparak diğerleriyle bağ kurmaktadır. İletişim önce kişide başlar sonrasında aileyi ve toplumu da karşılıklı etkiler.  Özellikle aile içince çocuğun birey olarak kabul edilmesi ve çocukla etkin, etkili iletişim kurulması çocuğun hem iletişim becerilerini hem de benlik saygısı gelişimini desteklemektedir. (ÖZMEN,2007) Aile içi iletişim kişilik gelişiminde büyük öneme sahiptir. Doğan CÜCELOĞLUNUN belirttiği gibi aile içerisinde değerli olduğu mesajı verilen, kişilikleri değil davranışları eleştirilen, duyguları kabul edilen ve sınırlarına saygı duyulan çocuklar kendilerini bir bütün olarak kabul edebilir ve duygusal olgunluğa erişmeleri daha kolay olur (CÜCELOĞLU, 2002) İletişim sadece konuşmak değildir. Neyi, nerede, ne zaman, nasıl söylediğimizde büyük önem taşımaktadır. Üslubumuz kimliğimizdir. Bazen yanlış bir üslupla kurduğumuz doğru bir cümle iletişim kazalarına sebep olabilir.  
 
BULGULAR YORUM
Sözel ve sözel olmayan iletişim uyum içinde olmalıdır. Yani sözlerimiz ve davranışlarımız birbirini desteklemelidir. From diyor ki; Bir kadın bir çiçeği sevdiğini söylerse ama onu sulamazsa çiçekleri sevdiğine inanmayız. Söylemlerimiz ve eylemlerimiz bir arada yürümeli. Eşler arası iletişimde kazaya sebep olan birden çok etmen vardır beklide eşimiz ile duygusal, ruhsal, yapısal yazılım farklarımız söz konusudur. Örneğin Biz süreç odaklıyken eşimiz sonuç odaklı olabilir ya da bizim için değer olan bir gösterge eşimiz için değer atfetmeyebilir bu gibi durumlarda eşlerin birbirini tanıması ve yapısal özelliklerini bilmesi önemlidir. Sağlıklı ve sağlıksız aile tiplerinin benzer iletişim kalıpları vardır. 
Sağlıksız ailelerdeki iletişim kalıpları 
Üstünlük kurma ve denetleme ihtiyacı
Çelişkili davranma ve çelişkili mesaj verme
Olayları kişiselleştirme
Kurban ve kurtarıcı rolüne bürünme 
Yargılayıcı olma
Sağlıklı ailelerdeki iletişim kalıpları
Empati
Tutarlılık 
Açık olma 
Saygılı davranma
Dinleme

AİLE İÇİ İLETİŞİM MODELLERİ
Aile iletişim modelleri 4 ana başlık altında ele alınmaktadır. 
Eşitlikçi İletişim
Dengeli İletişim 
Dengesiz Dağılımlı İletişim 
Tekelci İletişim 
Eşitlikçi İletişim: İdeal olan iletişim modelidir. Aile bireyleri arasında ahenkli bir iletişim söz konusudur. 
Dengeli İletişim: Aile üyelerinin her birinin farklı alanlarda uzmanlığı vardır. Rollere uygun yaşam tarzı belirlenir. 
Dengesiz Dağılımlı İletişim: Aile üyelerinden bir ya da bir kaçı ön plandadır ve karar mekanizmasıdır.  Merkezde yer alan kişi etkin rol alır ve iletişimin odağını oluşturur.
Tekelci İletişim: Geleneksel aile yönetimin ön plana çıktığı biçimdir. Birden fazla kuşak bir arada yaşar. Ailenin en yaşlı erkeğe otorite olarak kabul edilir. 
Aile, bireyleri toplum içince yetiştirdiği gibi, kişiyi bireyleştirir. Aile toplumun özüdür ve aileye yönelik tahribatlar toplumu etkiler. Ev içerisinde aile üyeleri arasında zayıf iletişimin olması kişileri yabancılaşmaya iter.

AİLE YAŞAM DÖNEMLERİ
Başlangıç Yılları:0-5 yıl
Gerileme Büyüme Yılları: 10-15 yıl
Çocuklu Yıllar: 10-15 yıl
Aktif Yıllar: 15-20 yıl
Duraklama Yıllar: 20-30 yıl
Son Yıllar: 30-40 yıl 

AİLE İÇİ İLİŞKİLERİ VE BU İLİŞKİLERİN ÇOCUĞA YANSIMASINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Toplumsal beklentiler 
Anne-Baba Yetiştirilme Biçimi
Anne-Baba Kişilik ve Ruhsal Yapı
Anne-Baba yaşı
Evlilik Uyumu
Eşlerden birinin ölümü
Uzun zamanlı ayrılıklar
Sosyo-ekonomik durumlar
İstenmeyen gebelik durumu
Kalıtsal Özellikler
Cinsiyet Beklentisi
Çocuğun kronik hastalığı
Nihan KAYA İyi Aile Yoktur kitabında neden acı çektiğimizi neden sevgiyi kaybettiğimizi anlatmaya çalışıyor. “…Çocukluk bir cehennemdir yaşımız ne kadar küçükse savunmasız, kırılgan ve kalıcı yaralar alma ihtimalimiz o kadar yüksektir. Bir yetişkinin çocuk sahibi olmama iradesi vardır. Bu iradeyi kullanmayan her yetişkin doğmuş çocuğun ihtiyacını karşılamayla mükelleftir. Çocuklar fiziksel bakım kadar duygusal bakıma da muhtaçtır. Çocuğu köpeği eğitir gibi eğitiriz ve evde, okulda, her yerde yalnızca bizim kurallarımıza uygun şekilde yaşayabileceğini öğretiriz. Saygı itaat değildir ve büyüğe saygı klişesi altında alt hissettirdiğimiz çocuk üstüne itaat etmeyi öğrenir.” diyerek çocukluk döneminde ki aile içi ilişkilerimizin yetişkinlik yıllarımıza yansımasını ifade etmiştir (KAYA, 2021).
Duyguları hissetmek, iletişim becerileri kazanmak ve duygularımızı ifade etmek yetiştiğimiz aile içerisinde öğrenilir. Her çocuk iletişim kalıplarını oyun ve taklit yoluyla öğrenir ve genelde çocuk çevresindeki en yakın insanı taklit eder ve onun kendini ifade etme biçimini aynalayarak toplumda var olur ya da duygularını bastırmayı öğrenerek kendisini pasif ve edilgin hale getirir. Alice Miller Yetenekli Çocuğun Dramı adlı kitabında şöyle diyor “…Kendine yakın bir insan bulamadığı için derdini duvara anlatmaya çalışan bir çocuk görseydiniz, bunu gülünç bulur muydunuz? Duyguları hissetmek çocuklara küçük yaşlarda unutturulmuş, bunları hissetmemeleri öğretilmişti…” Pek çok insanın korunmaya, bakılmaya, yakınlık görmeye, sevilmeye ihtiyacı vardır bu özlemler daha erken yaşlarda cinselliğe bürünülerek sunulmaktadır. Her çocuk kötülük düşüncesini ana/baba evindeki yasaklara tabulara ve korkulara göre geliştirir. (MİLLER, 2021)

SONUÇ 
Doğumla beraber başlayan öncelikle temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulan iletişim zamanla birlikte toplumsal hal almaktadır.  Eş seçimi ve aile oluşumunda ortak amaç karşılıklı mutluluktur. Ortak amaca ulaşmada duygu, düşünce, eylem kavramları ön plana çıkmaktadır. Kişiler eş seçiminde birbirlerinin yüreklerinde bıraktıklara izlere ve zihinlerinde bıraktıklara imaja bakarak eyleme geçerler. Eş seçiminde denklik önemli bir etkiye sahiptir. Psikolojik, kültürel, sosyal olarak ortak paydaya sahip olan bireyler aynı frekansta buluşarak daha kolay iletişim kurabilmektedirler. Kişiler evlilik gibi önemli bir karar vermeden önce yaşadıkları duygusal değişimin aşk mı yoksa cinsel dürtü mü olduğunu ayırabilmeye özen göstermelidirler. 
Son dönemde popülerlik kazanan ve sürekli yinelenen “evlilikte uyum” kavramı eşlerin karşılıklı olarak ihtiyaçlarını ve duygularını doyurucu bir şekilde besleyerek beraberliklerini devam ettirmeleri veya ortak amaca ulaşmak için birbirlerini tamamlamalarını ifade eder. Evlilik uyumu evlilik kalitesini ifade eden bir kavram olmakla birlikte birden çok değişkenden etkilenen bir kavramdır. Eşler arasında fikir birliği, çözüm odaklı düşünme, etkileşim, iletişim becerileri ne kadar fazlaysa evlilik uyumu da o denli yüksektir. 
Nihan KAYA İyi Toplum Yoktur isimli kitabında “Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez bu tabirler kadını kıymetten düşürür. Koca mal sahibi değil hayat ortağı demektir. Kızlar sessiz uysal uyumlu olmak üzere eğitilir. Her şart altında nazik olmayı, alttan almayı içselleştirmiş kadın kadar mağduriyete açık kimse yoktur. Dünyada halen çok faza kölelelik vardır. Kimi zaman böyle adlandırılmaz. Eğer bir kişi kendi çıkarları uğruna değilde varlığını korumak için acı işlere zorlanıyorsa, bu da bir kölelik oluşturur”  (KAYA, 2019). Eşler birbiriyle üstünlük kurma çabasından ziyade birbirinin tamamlayıcıları olmalıdır. Kadının erkekten ya da erkeğin kadından üstünlüğü söz konusu olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuğun üç ebeveyni vardır. Annesi, Babası ve anne-baba arasındaki ilişki, üçüncü ebeveyne dikkat etmemiz gereklidir.  Ebeveynler arasında iletişim çocuğun iç dünyasını etkileyerek sevgi ve aidatlık duygusunu oluşturacaktır. Sağlıklı aile ilişkileri kurmak çocuğumuza bırakabileceğimiz en büyük mirastır. 

Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. Okuduğum ne anlamlı yazılardan 👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
  2. Yararlı bilgiler için teşekkür ederiz emeğinize sağlık 😊👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman ayırıp okuduğunuz için ben teşekkür ederim 😊

      Sil